Köşe Yazıları

  • Yazı Büyüklüğü A(-) A(+)
  • Paylaş

SD Platform yazarı olan Dr. Altuntaş, 1961 yılında İstanbul’da doğdu. Pertevniyal Lisesi'nin ardından 1985’te İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1996 yılında doçent oldu. 1999’da Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi iç Hastalıkları Klinik Şefliği’ne atandı. 2003–2005 arasında aynı hastanede başhekimlik görevini yürüttü. Halen Endokrinoloji ve Metabolizma Klinik Şefi olan Dr. Altuntaş, Metabolik Sendrom Derneği'nin kurucuları arasında yer almaktadır. Altuntaş, evlidir ve 3 çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları İçin Tıklayınız

Zayıflama rantı

Obezitenin (şişmanlık) giderek artması tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu haline gelmeye başladı. Obezite çok sayıda tıp dalını ilgilendiren bir hastalıktır. Aslında obezite, endokrinoloji ve metabolizma uzmanı (yoksa iç hastalıkları uzmanı) diyetisyen, psikolog gibi farklı branşlardan oluşan bir ekiple tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite birçok sistemi ilgilendiren sorunlara yol açarak yaşam süresini ve kalitesini azaltmakta, ekonomik yükü ağırlaştırmaktadır. Bu nedenle WHO (Dünya Sağlık Örgütü) obeziteyi mutlak tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul etmektedir.  Zayıflama artık tıbbi boyutu aşarak sosyal ve ekonomik yönüyle bir rant kapısı haline gelmiştir. Ülkemizde zayıflama konusunda doğrular ve yanlışlar aşağıdaki gibi sıralanmıştır.

Yanlışlar

1- Uzman olmayan pratisyen hekimlerin bir kısmı obezite-zayıflama rantından faydalanmakta, yasal olmayan bazı unvanları kullanarak obezite hastalarına bakmakta ve tedavi etmektedirler. Akupunktur ile uğraşan pratisyen hekimler akupunktur yanında hastalarına diyet vererek obezite tedavisi yapmaktadırlar.  Hatta “medikal estetik uzmanı’’ gibi suni, haksız bir takım unvanlar kullanılarak hastalar yanıltılmaktadırlar. Hekimlerin diyet vermesi, diyetisyen varken doğru değildir. 

2- Diyetisyenler konusunda da bir karışıklık vardır. Yanlış kullanılan “beslenme uzmanı” unvanı ile çoğu diyetisyen hekim sanılmaktadır.  Sadece master veya doktora yapmış diyetisyenler uzman diyetisyen unvanını kullanması gerekirken diyetisyenlerin çoğu bu unvanı kullanmaktadır. Ayrıca hastalar herhangi bir hekimin yönlendirmesi olmadan doğrudan diyetisyenlerce özel hasta gibi kabul edilmekte ve beslenme programı verilmektedir. Yine bazı diyetisyenlerce bir hekim gibi hastadan tetkik istenmekte ve hatta bazı ilaçlar önerilmektedir.

3- Yine özellikle medyada sağlıkla hiçbir ilgisi olmayan (işletmeci, vesaire diğer meslekler gibi) şahıslarca yine haksız olarak “suni akademik unvanlar” kullanılarak bir akademisyen hekim süsü verilerek bitkilerle tedavi önerileri ile vatandaşların kafaları karıştırılmakta ve hastaların kullanmış oldukları hekim tavsiyesi ilaçlar bırakılmakta ve bu şekilde toplumda bir kaos yaratılmaktadır.

4- Denetimi Tarım Bakanlığı’nca yapılan, adı ilaç olan bazı zayıflama ürünlerinin içeriği tartışmalıdır. Bunlar ilaç gibi algılandığından hastalar bilinçsizce kullanmakta bu nedenle de ciddi komplikasyonlar görülebilmektedir.

Doğrular

1- Obezite veya zayıflama konusu ile ilgilenmesi gereken tıbbi uzmanlık alanı endokrinoloji ve metabolizma uzmanlığıdır (İç hastalıkları uzmanlığı üzerine 3 yıl süre ile uzmanlık eğitimi verilen bir yan dal uzmanlığıdır). Buna karşın ülkemizde obeziteden sorumlu olan tek uzmanlık bilimi olan endokrinoloji ve metabolizma uzmanları yeterince obeziteyle ilgilenmemektedir.

2- Diyetisyenler endokrinoloji ve metabolizma uzmanı bir hekim tarafından görülmeden hiçbir hastaya tıbbi beslenme tedavisi (diyet) vermemelidirler.

3- Özellikle medya, uzman hekim olmayanlarca verilen sağlık ve tedavi önerileri konusunda hassas olmalıdır. Sağlık editörlerince (mümkünse hekim olan sağlık editörlerince) bu haberler süzgeçten geçirilmelidir.

Sonuç

Ülkemizde artan obezite sıklığı halktaki paniği artırmış ve zayıflama konusundaki arayışlar böyle bir rant kapısının aralanmasına neden olmuştur. Hatta bir zayıflama endüstrisinden de söz edilebilir. Bu konuda özellikle medyanın dikkatli olması vicdani ve hukuki sorumluluğu göz ardı etmemesi gerekmektedir. Ayrıca istismara açık bu alanda kanuni düzenlemelerin de bir an önce yapılması gerekmektedir.

Bu yazı 4708 kez okundu

Yorum yazabilmek için üye girişi yapınız

  • SON SAYI
  • KARİKATÜR
  • SÖYLEŞİ
  • Şehir hastaneleri hakkında düşünceniz nedir?